Yatırım Süreçleri ve Gerekliliği
Girişimcilik ekosisteminin hızla geliştiği günümüz dünyasında yatırım, sadece finansal bir kaynak temini değil; aynı zamanda girişimin yapısal, stratejik ve hukuki dönüşümünü ifade eden bir aşamadır. Girişimlerin büyüme ve sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmasında yatırım süreçlerinin doğru kurgulanması hayati önem taşır. Bu çalışmada, yatırım kavramı hukuki yönleriyle ele alınacak ve neden girişim hukuku açısından kaçınılmaz bir ihtiyaç haline geldiği tartışılacaktır.
Yatırım Kavramının Hukuki Tanımı
Yatırım, hukuki açıdan değerlendirildiğinde, bir şirketin mevcut veya artırılacak sermayesinin belirli paylarının, üçüncü kişilerce nakdi ya da ayni katkılar karşılığında edinilmesi süreci olarak tanımlanabilir. Türk Ticaret Kanunu kapsamında bu süreç, esas itibariyle sermaye artırımı, hisse devri, imtiyazlı pay ihracı ve sermaye benzeri araçlar (örneğin dönüştürülebilir borç senetleri) yoluyla gerçekleştirilir.
Bu noktada yatırım, yalnızca finansal bir işlem değil; şirketin ortaklık yapısını, yönetim organlarını ve sözleşmesel ilişkilerini doğrudan etkileyen çok boyutlu bir yeniden yapılanmadır.
Yatırımın Hukuki Gerekliliği ve Dönüştürücü Etkisi
Yatırım alma süreci, özellikle erken aşama girişimler için bir “dönüm noktası” niteliğindedir. Bu süreçte karşılaşılan hukuki dönüşümler şu başlıklar altında toplanabilir:
1. Ortaklık Yapısının Değişimi
Yeni yatırımcının şirkete dâhil olması, genellikle bir sermaye artırımı ya da hisse devri işlemiyle gerçekleşir. Bu durum, şirketin esas sözleşmesinin tadilini ve mevcut ortaklar arasında yeni bir denge kurulmasını zorunlu kılar.
2. Pay İmtiyazlarının Tanımlanması
Yatırımcılar, özellikle risk sermayesi fonları ve melek yatırımcılar, şirkete ortak olurken belirli güvence ve kontrol mekanizmaları talep eder. Bu talepler sıklıkla oy çokluğu, kar payı önceliği, likidite imtiyazı ve yönetim kurulunda temsil gibi pay imtiyazlarıyla karşılanır.
3. Çekilme ve Satış Hükümleri
Yatırımcının şirketteki varlığını sürdüreceği sürenin ve çıkış stratejisinin tanımlanması önemlidir. Bu kapsamda hazırlanan hissedarlar sözleşmeleri, çekilme hakkı (put option), birlikte satış hakkı (tag-along), ön alım hakkı (right of first refusal) gibi hükümlere yer vererek, taraflar arasında uzun vadeli bir hukuki denge kurmayı hedefler.
4. Yatırım Öncesi Hukuki Hazırlıklar
Yatırıma hazırlanmak yalnızca finansal verilerle değil, aynı zamanda kapsamlı bir hukuki temizliğin (legal housekeeping) yapılmasıyla mümkündür. Marka tescilleri, çalışan sözleşmeleri, KVKK uyumu, mevcut sözleşmelerin risk analizi gibi konular bu sürecin temel yapı taşlarıdır.
Yatırım Sürecinde Hukukçunun Rolü
Yatırım süreçlerinde hukukçunun rolü, yalnızca sözleşme hazırlamakla sınırlı değildir. Aksine, hukukçu şu işlevleri üstlenir:
Yatırım sürecinde şirketin mevcut hukuki durumunu analiz etmek,
Ortaklık yapısında girişimci lehine dengeyi sağlamak,
İleri yatırım turları için hukuki sürdürülebilirlik sağlamak,
Risk ve yükümlülüklerin dağılımını düzenleyen sözleşmelerin hazırlanması ve müzakerelerinde tarafları temsil etmek.
Bu kapsamda hukukçunun işlevi, bir belge üreticisi olmaktan öte; sürecin stratejik ortağı haline gelmektir.
Sonuç
Yatırım, girişimcilik serüveninin yalnızca finansal değil; yapısal ve hukuki dönüşümünü de beraberinde getirir. Yatırım süreciyle birlikte şirketin ortaklık yapısı değişmekte, yeni hak ve yükümlülükler doğmakta, uzun vadeli stratejik planlamalar yapılmaktadır. Bu nedenle yatırım süreci, uzman hukukçular eşliğinde yürütülmeli, her adım hukuki güvence altına alınmalıdır.
Aksi halde kısa vadeli fon akışı, uzun vadeli kontrol ve yetki kaybı gibi geri döndürülemez sonuçlar doğurabilir. Yatırımın başarıya ulaşması, yalnızca alınan parayla değil; kurulan ortaklığın hukuki sağlamlığıyla mümkündür.
Article by
Emrecan Cetin
Avukat, Co-Founder
Published on
5 May 2025